26 Mayıs 2020 Salı

GÖNÜL GÖZÜYLE GEZMEK

 “Gönül” güzel Türkçemize ait bir sözcük. Bir işi yaparken onunla yola çıkılırsa başarılı olunacağına, o kimi severse güzelin o olduğuna inanılır. Hatta görmekle mükellef organın bile gördüğünü yeterli bulmamış olacak ki atalarımız, onun gözüyle görmek gerektiğini söylemişler hakikati.  Ama herkeste var olduğu halde çok az kişinin gönül potansiyelini hakkıyla kullanabildiğini de söylemek yanlış olmaz. 


Taa ki potansiyel enerjimizin farkına varmak için bir durmak ve durduğumuz yerde sahip olduklarımızı görebilmek için bize sınırsız zaman sunan COVID19  alemine dalana kadar. Gücünü hızdan ve hazdan alan topluluklar durmanın gücünü kavradılar bu süreçte. Dururken yol almanın hatta. Durmanın fiziki bir yanılsama olduğunun.  Nerede olduğumuzdan çok nerede hissettiğimizin. Dokunmaya koklamaya teslim ettiğimiz bir çok farklı yetimizin içimizde bir yerlerde bizi bekler olduğunun. Dokunmadan da hissedebileceğimiz, ayak basmadan da gideceğimiz, gözlerimizle doğrudan temas etmeden de görebileceğimiz bir dünyanın hakikatte var olduğunun.  Böyle bir dünyanın var olduğunu sanatçılar, felsefeciler ve dahi bir takım aydınlanmış kişiler biliyorlardı elbette. Ama biz çoğunluk evet demedikçe bir şeyin var olduğunu kavramakta yetersiz olan yığınlar olarak el birliğiyle içine girmedikçe böylesi bir dünyanın var olduğunu öğrenemezdik. Yahut bilirdik de derinlerde bir yerde, hatırlayamazdık…

Adına meslek denen bir çok iş kolunun da kendi yeni gerçekleriyle yüzleştiği COVID19 sonrası düzende, bir çoğumuz için mekan ve zaman algısı da iyiden iyiye değişime uğradı. Bir yere gidebilmenin anlamı çokça değişti. Çok da zenginleşti. Artık bir yere gitmeyi başarabildiğimizde bütün benliğimizle orada olmanın ve orayı hissetmenin peşine düşeceğiz. Yüreğimizin götürdüğü yere giderken yüreğimizi yanımızda götürmeyi de unutmayacağız. Belki daha az vakit ayırabileceğiz fiziki seyahatlere, ama öncesinde o seyahate hazır olmanın ne denli önemli olacağını da bileceğiz. Gitmeden öğrenmenin, araştırmanın, bir seyahate en iyi şekilde hazırlanmanın. “Nasılsa yine gelirim” gibi havalı cümleler kuramayacağımızı, dönmenin bile yeri geldiğinde bir lütuf olabildiğini deneyimledik çünkü insanoğlu olarak bu süreçte.

Artık gönül diliyle konuşmanın, gönül gözüyle görmenin zamanıdır. Zamanı yalnızca başlangıç ve bitiş arasında çizgisel bir boyutta değil, daha derin yaşamanın da…  Fiziki engelleri aşabilmek için her işe gönlümüzü katmanın. Gönüllü olmanın ve gönülden yapmanın.

Zorunlu haller dışında evden pek çıkmadığım şahsi doğum günüm de olan 16 Mart’tan bu yana hem dış hem de iç dünyamda büyük bir değişime tanık oldum hepimiz gibi. Değişimi kendi içimde ne kadar yaşatıp o değişime ayak uydurabildim, bunu zaman gösterecek. Ama değişimden sadece etkilenmeyip onun bir parçası olan ve hatta ona yön veren kişilere büyük hayranlık duyuyorum. Ahlayıp vahlamak yerine yeni koşullara göre yeni bir yön çizme becerisine ve bakış açısına sahip olan bu özel insanlar, hayatın yaşanabilir olmaya devam etmesi için de çözümler ürettiler bu süreçte. Hem ayakta ve hayatta kalmak için, hem de kişisel serüvenlerini başarıya ulaştırmak ve başkalarına da ışık tutabilmek için.

Önceki gün COVID19 sürecinde hayata bağlanma aygıtımda yine “Gönül gezdirirken” bir küçük davet ilişti gözüme.  “Evinden çıkmadan dünyayı gez!”  İnternetle zaten bunu yapıyor olduğumu düşünebilirdim, kolaya kaçıp. Hayır, dedim başka bir şeyden söz ediyor olmalı. Bir iki hamle daha yapınca parmaklarım, kokartlı rehber eşliğinde Zoom uygulaması üzerinden canlı 1 saatlik gezinti yapabileceğimi öğrendim,  Tourvidi adlı ürün sayesinde. Bu benim gibi 12 metrekarelik odasında neredeyse 2 buçuk ayını geçirmiş bir insan için harika bir fikirdi. Hemen girip seçeneklere baktım.  Turların 3 ile 5 Euro arasında değiştiğini ama bazılarının da ücretsiz olduğunu fark ettim.  Çok merak ettiğim Mimar Antoni Gaudi’nin  bitmeyen şaheseri La Sagrada Bazilikasını 1 saat süreyle istersem sorular da sorarak gezebileceğim fikri zihnimi şenlendirdi.  Körün isteği bir göz ve Allah verdi 2 göz hem de gitmeyi çok istediğim bir yere.  O tur için rezervasyon yaptırırken çok merak ettiğim bir başka destinasyona da  bu sabah yine ücretsiz bir tur yapılacağını öğrendim. Letonya’nın başkenti Riga’ya. 2003 yılında Sertab Erener bize ilk Eurovizyon birinciliğini getirdiği sene adak yapmıştım, ama 7 yıldır gitmemiştim bu şehre, bu şekilde Tanrıya verdiğim sözü de tutmuş olacaktım, ne ala.  Gece sabah seyahate gidecek bir insan için çok da geç olmayacak bir saatte yatıp erkenden kalktım,  COVID19 sürecinde küçük şeylerden mutlu olmayı ve bunları daha da fazla ifade etmeyi alışkanlık haline getirmiş bir bünye olarak anneme “beni kahvaltıya beklemeyin ben Letonya’ya gidiyorum”, deyiverdim.  Hemen bir kahve yaptım kendime ve Zoom programını telefonumda açtım. Evet, muhteşem bir hava, Riga Özgürlük  Meydanı  ve tarihi Özgürlük Anıtı. 12 Yıldır Letonya’da rehberlik yapan Can Bölükemini, meydanı karış karış gezdirerek hikayesini anlatıyor bizlere. Hem şehre, hem Avrupa ve dinler tarihine ilişkin ayrıntılar, hem de Letonya’daki yaşam biçimine dair bilgilendirmeler, hatta o an gördüğü ve göstermek istediği ayrıntılar süslüyor bu güzel anlatımı. İnternette bulabileceğiniz en güzel belgeselden çok daha taze, anlık, interaktif, bilgi ve heyacan dolu bir aktarım bu. Soruları sona saklıyorum, sanki rehber  Can’la gezer gibi bir yandan kahvemi yudumluyor, bir yandan notlar alıyorum. Kişisel deneyimleri, gözlemleri, bunları ilk elden anında duymak ve görmek muhteşem bir deneyime dönüşüyor. 1 saatlik herhangi bir konvansiyonel geziden çok daha fazla bilgiyle donanmış olarak ve dahi bir gün yeniden ve hatta mümkünse reel olarak da aynı şehri gezmeyi ümit ederek ayrılıyorum oturumdan. Ve gezi süresince zihnimde biriktirdiğim soruları bu muhteşem girişimin yaratıcısına yöneltmek üzere derhal harekete geçiyorum.

TOURVİDİ NEDİR, NE YAPAR?
33 Yaşındaki genç bir turizm girişimcisi Selçuk Baki. Galatasaray Üniversitesi’nde Filoloji eğitimi alırken merak saldığı Turizm mesleği onu önce Fransa’ya, sonra Dubai’ye ve son olarak da kendi şirketi olan Skymar’ı kurduğu Barcelona’ya götürmüş.  Önceleri büyük ölçekli firmalarda profesyonel olarak sürdürdüğü mesleği  ona her kriz döneminde başka bir hamle imkanı sunmuş. 2016 yılında 2 arkadaşıyla ortak olarak kendi şirketini kurmuş. Darbe girişimi nedeniyle ağırlıklı olarak çalıştığı Türkiye  pazarından seyahatler kesilmesine rağmen pazarda varlığını devam ettirmiş fakat 2017’de ortakların anlaşamaması sebebiyle  3 ortaklı şirket yapısına son vererek sıfırdan kendi şirketini kurmuş. Son 3 senedir Türkiye’deki bütün önemli seyahat firmaları ile başarılı operasyonlar yürüten şirketi,  COVID19 sırasında da sektörü ve dünyayı etkisine alan yeni bir krizden işte bu yeni fikir ile çıkmış.

Selçuk Bey, nereden doğdu bu fikir?
İşimizi yapamaz durumdaydık, birçok ülke gibi en büyük gelir kaynaklarından biri Turizm olan İspanya’da bile en erken 1 Temmuz gibi misafir kabul edebileceğiz. Bu süreci oturup beklemek yerine hem rehberlere küçük de olsa katkı sağlamak, hem bir tanıtım fırsatına dönüştürmek, hem de anlamlı bir hizmet yapmak için kullanmak istedim. Her krizden yeni bir dönüşümle uyanmıştım, bu kez, beni mesleğe başladığımdan beri dürten o iç sesi dinledim.

Ne diyordu o iç ses?
Turizmde bir eksik var,  yapılmayan bir şey var ve ben onu yapmak istiyorum. 

Gencecik bir Turizmci böyle bir şey demeye nasıl cüret eder?
Haklısınız , ben de yüksek sesle söylemiyordum zaten. Sadece arkadaş sohbetlerinde söylüyordum. Ve cevabı bulduğumda da çıkıp yüksek sesle söyleyemedim. Hatta anneme babama bile. Çünkü şuna inanıyordum, bazen iyi niyetle de olsa gecikmeye neden olabiliyor  eleştiriler. Ben tabii ki hatalar yapabilirim, ama bunları operasyon sırasında ihtiyaç ve küçük sorunlarla baş ederken gidermem çok daha isabetli olacak. Zaten tüm dünyayla beraber öğreniyoruz bir şeyleri bu süreçte.  Fikrin dayandığı ihtiyaca hızla yanıt verecek en basit sistemi derhal kurmalıydım ve heyecanımı yitirmeden de bir an önce işe koyulmalıydım.  En büyük sabotör insanın kendisi biliyorsunuz. Zamanında hareket etmekten bizi alıkoyan bazen de mükemmel zamanı beklememiz, ve bir çok fikir bizler o mükemmel zamanı beklerken eskiyor, yok olup gidiyor.

Fikir çok güzel gerçekten, peki ya organizasyon? Onu nasıl oluşturdunuz?
Bu sistemin iki ayağı var biri kullanıcı, diğeri ise rehberler.  Tourvidi ise bu iki ayağı kontrol ve konsolide eden bir köprü, bir çeşit karargah noktası.  Dünyanın her yerinde freelance olarak faaliyet gösteren rehberler sistemimize dahil olabiliyorlar. Hem destinasyonlarını hem kendilerini tanıtarak bu süreçte kendilerine gelir elde edebiliyorlar.

Peki sonuçta yatırımı siz yapıyorsunuz, COVID19’dan sonra ne olacak? Elbet bir gün bitecek bu çile. Yani umarım.
Bu fikir her ne kadar imdat butonu gibi çalışsa da her daim kullanılacak bir turizm aracına dönüşecek zaman içinde. İnsanlar bir yere gitmeye karar vermeden önce o yeri daha yakından tanımak isteyecek. Belki bütçesel nedenlerle zamanı daha efektif kullanabilmek için yabancılık çekmemeniz lazım gideceğiniz yere. En az yarım gün ortama ısınmakla geçen bir zaman kaybını ortadan kaldıracak reel bir seyahat öncesinde de. Rehberinizin donanımını görüp belki kendisine sormak istediğiniz sorular hazırlamak, seyahatinizi benzersiz kılmak ve turist olmaktan çıkıp bilinçli bir gezgin olma yolunda önemli bir aygıt olacak Tourvidi. Bizi bireysel olarak da seyahatten uzak tutan dönemler olabiliyor yaşamımızda. Yoğun iş temposu veya doğum, hastalık gibi. Üstelik seyahate de en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemler bunlar. İşte bu dönemlerde de büyük yardımı olacağına inanıyorum böylesi bir uygulamanın.

İsim bana tornavidayı çağrıştırdı biraz, hayatımızda önemli bir tool, araç olacak desenize.
Evet öyle de denebilir, haklısınız.  Vidi, hem latince görmek hem de video sözcüğünün kısa hali. Tour ile birleştirip hem bir göz turu, hem de video tur demiş olduk. Sizin söylediğiniz gibi gönül gözüyle gezenlere kapı açacaksa da gerçek amacımıza ulaşmış oluruz tabii ki.

Peki çok yeni olduğunu biliyorum girişimin, ben 5. Tura katılabildiğim için çok mutluyum. İmzalı bir bilet almak da isterim rehberimizden J Kaç rehberiniz var şu an sistemde?
45 rehberimiz var dünyanın çeşitli turizm destinasyonlarından, bizimle temasa geçen.

Türk Rehberlerin ilgisi nasıl?
Onlar daha çok “abi bir başlayın biz de bakarız” dediler…

Bu söylediğinizin şaka olduğunu düşünmek istiyorum.
Hayır çok ciddiyim.

Evet ama rehber, yani guide, yol açan, yön gösteren, yenilikleri bulan, koklayan, tadan değil midir?
Öyledir tabii, haklısınız. Sistemimize tam da öyle düşünen rehberlerimiz dahil olmaya başladılar zaten.

Selçuk Bey, ben turlarınıza katılmak ve deneyimlerimi paylaşmak istiyorum, nasıl yapacağım bunu?
Sisteme entegre olacak yeni arayüzlerde deneyiminizi paylaşabileceksiniz. Burada bir puanlama sistemi ile sürpriz promosyonlar da olacak. Sistem kullanıcılarımız ve rehberlerimizin yaratıcılıkları, enerjileri ve çalışmaları ile kendi sinerjisini yaratacak. Biz de rehberlerimizi koruyup kollayacak ve altyapı ve tanıtım desteği vereceğiz tabii.

Hangi platformalarda varsınız?
Tourvidi kullanıcı adıyla bizi Facebook’tan, İnstagram’dan  Twitter ve Youtube’dan takibe alabilir, üye olabilirsiniz. Kullanıcılardan tek bir ricamız var, katıldıkları geziler sonrasında kendi hesaplarından paylaşım yapmaları. Bu şekilde hep birlikte sınırların tümüyle kalkacağı güzel bir yolculuğun paydaşı olacağımıza inanıyorum.

Selçuk bey, bugünkü ilk turuma katıldıktan sonra ben de şimdiden o yolculuğun bir parçası olduğumu hissediyorum, yolunuz açık olsun. 

25 Mayıs 2018 Cuma

Periler diyarını balonla gezmek...


22 Mayıs 2018 sabahı Butterflyballoons'un Kaptan Mustafa Günal, Osman, Mehmet ve Fatih Bey'den oluşan muhteşem ekibi sayesinde ilk kez balonla Kapadokya semalarında dolaştım. Unutulmaz bir deneyimdi. Tüm ekibe ve Butterfly Balon'un güzel sesi ve güzel yüzü sevgili Çiğdem'e Sonsuz teşekkürlerimle...
The first time to fly with a balloon over Cappadocia was a great experience. Thanks to the great team of Butterflyballoons , Captain Mustafa Günal, Osman, Mehmet and Fatih and lovely Çiğdem who is the beatiful sound and face of Butterfly Balloons...


Sıcak hava balonuyla ilk uçuş deneyimim / The first experience to fly with hot air balloon

2 Aralık 2017 Cumartesi

Saklama Rehberi

                                          
Besinlerin kullanım ömrünü nasıl uzatabileceğinizi biliyor musunuz? Peki ya onları ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi? Eğer siz de benim gibiyseniz, birkaç temel gıda dışındaki hiçbir besin için net bir fikriniz olmadığına eminim. En basitinden, sizce elma ne kadar bir süre saklanabilir? Lezzetini, sertliğini ve tazeliğini yitirmemesi için ne yapmak gerekir? Oturup her besin maddesi için internette araştırma yapmanıza gerek yok: http://saklamarehberi.com, tüm bu bilgilere tek bir kaynaktan ulaşmanızı sağlıyor.

Türkiye’nin ilk ve en büyük derin dondurucu üreticisi olan Uğur Soğutma tarafından hazırlanan (ve tamamen ücretsiz şekilde kullanılabilen) sitede; hamur işleri, süt ürünleri, meyveler, sebzeler ve et ürünleri ile ilgili merak ettiğiniz her bilgi yer alıyor. İlk olarak, tüm bu besinlerin ideal kullanım sürelerinin ne olduğunu, daha sonra da bu kullanım süresini nasıl uzatabileceğinizi öğreniyorsunuz. Tahmin edebileceğiniz gibi, derin dondurucu kullanmak tüm gıda maddelerin daha uzun süre dayanmasını sağlıyor. Ancak, örneğin karidesi derin dondurucuda saklayabilir misiniz? Peki ya yazın aldığınız, lezzetli ve sulu bir karpuzu derin dondurucuya koyup, kışın yiyebilir misiniz? Tüm bu soruların ve çok daha fazlasının cevaplarını Saklama Rehberi web sitesinde kolayca bulabiliyorsunuz. Hepsi bu kadar değil: Sitenin “Alternatif Bilgiler” bölümünde, evde kolayca hazırlayabileceğiniz birbirinden lezzetli tarifler yer alıyor. Evde nasıl mocha yapabileceğimi, meyvelerin kararmasını nasıl önleyebileceğimi, hatta unsuz kekin nasıl yapılacağını bile öğrendim. Laf aramızda, kot pantolonların derin dondurucuda temizlenebileceğinin de haberdar oldum! (Kotu fırçaladıktan sonra bir poşete koyup derin dondurucuda 1 gün boyunca bekletiyorsunuz.  Şaşırtıcı, değil mi?)

Türkiye’nin ilk gıda saklama rehberi olan http://saklamarehberi.com, beni şaşırtacak ölçüde bir içeriğe sahip ve her birini okumaktan büyük keyif aldım. Eğer sizin de bir derin dondurucunuz varsa, bu siteyi muhakkak ziyaret etmelisiniz. Derin dondurucunuz yoksa bile gıdaları nasıl daha sağlıklı tüketebileceğinizi, ne kadar uzun bir süre boyunca saklayabileceğinizi ve basit, pratik, lezzetli tarifler ile ipuçlarını Saklama Rehberi web sitesinden öğrenebilirsiniz.
Bir boomads advertorial içeriğidir.