6 Haziran 2014 Cuma

BU DA GEÇER YA HU!



Nefret ve sevgiyi aynı anda beslediğimiz huysuz bir sevgili gibidir İstanbul.

Keyifle sokağa çıktığınız bir günü kabusa, umutsuzca yola düştüğünüz bir başka günü sürprizlerle dolu bir serüvene dönüştürür. İncitmeden sevdiğinizde size tatlı yüzünü gösterir, tüm güzelliklerini cömertçe önünüze serer.  

İşte bu yüzden çocukluğumdan beri onun bu sağ gösterip sol vuran fıtratına saygı duymaya ve onunla iyi geçinmeye çalışırım.

En sevdiğim oyunsa bir çok kez dolaştığım mekanlarını bir turist merakı ve çocuk saflığıyla gezmektir. Hiç bir zaman eli boş çevirmez insanı. Öyle ki  öylesine girdiğiniz bir mağaza aniden bir müzeye, resmi görevi satış yapmak olan bir  görevli bilge bir rehbere dönüşüp umulmadık güzellikte menkıbeleri ve efsaneleri birbiri ardına anlatır ve bu şehirde yaşadığınız için mutlu olmanız gerektiğini size hatırlatır.

Paşabahçe Mağazasının Kanyon’daki mağazasında keşfettiğim birbirinden muhteşem ürünler satış görevlisi beyefendinin yaptığı muhteşem sunumla adeta canlandılar ve tarihin farklı duraklarından günümüze birer efsaneyi ardı ardına taşıdılar.

Tarihi eserlerden ilham alınarak yaratılan ürünler cam ustaların hünerlerini olduğu kadar bir dönemin ihtişamını da yansıtıyor. Özellikle hat Sanatı’nın güzel ürünleri ile süslü olanları sözün gücünün yazının güzelliği ile birleşince adeta büyüye dönüşebildiğini gösteriyor.

Stilize edilmiş bir müze görünümündeki mağazanın her köşesinde farklı bir dönemin eşsiz bir parçası bizlerle buluşuyor. Hikayeleri anlatıldıkça her biri karşınızda canlanıyor.
Merakınızı bu kadar cezbetmeye çalıştıktan sonra filmin tamamını anlatmayacağım ama beni en çok etkileyen eserin hikayesini kısaca paylaşmak isterim sizinle...

Padişahın biri yaptırdığı kıymetli yüzüğe onu en mutsuz zamanlarında mutlu edecek, en mutlu zamanlarında hüzünlendirecek bir kelam yazılsın ister. Söz ustası bir bilge adam işte bu sözü yazar yüzüğe: "Bu da geçer Ya Hu!" güldürmesini umarken üzen, üzeceğini sanarken de adamın birden bire yüzünü güldüren…  Tıpkı İstanbul gibi… Tıpkı hayat gibi…

Lerzan Özder, 06.06.2014, İstanbul


Not: Konuya ilgi duyanlar için yüzüğün uzun hikayesi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikirlerinizle katkıda bulunmak ister misiniz? Doğrudan buraya yazabilir, veya yazarın kendisine lerzanozder@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Yeni yayın eklendiğinde haberdar olmak isterseniz google+ ikonunu tıklamanız yeterlidir.