Gazze için umutsuz bir barış çağrısı daha bugün, bundan tam
100 yıl önce 1. Dünya savaşının başladığı yerde, meçhul asker anıtı önünde el
ele tutuşarak saygı duruşunda bulunan orta yaşlı iki adamdan geldi.
Onlar, Avusturya-Macaristan veliahtının öldürülmesi üzerine 4
büyük imparatorluğun yıkılmasına, yaklaşık 16 Milyon insanın ölümüne yol açan 1.
Dünya savaşını başlatan Almanya ve Fransa’nın bugün görevdeki devlet
başkanlarından başkası değil.
3 Ağustos 1914’ten, Almanya’nın ateşkes ilan ettiği 1918
yılına kadar, bir mezbaha gibi ceset ve kan üreten, savaşın en vahşi şekliyle hüküm sürdüğü, iki ülke arasında defalarca el değiştiren ve
nihayet Fransa topraklarına dahil olan Hartmannswillerkopf bölgesinde bugün bir anma töreni düzenlendi. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ve
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck tarafından iki ülkenin kayıpları anısına kurulacak olan 1.Dünya Savaşı Müzesi'nin
temeli atıldı, barış ve dostluk mesajları verildi.
İki ezeli hasım devletin liderleri, onları Avrupa
Birliği bayrağı altında birleştiren yeni değerlere atıfta bulunurken, geçmişte
işlenen hatalardan utançla bahsettiler. Savaşı olanca açıklıklarıyla
lanetlediler. Büyük idealler için
çarpışılmış olsa da gerçekte hiçbir savaşın galibi olmadığını yinelediler.
Tarihi gerçekliklerin üzerine barış mesajı vermek sanıldığı
kadar kolay değildir oysa ki... Savaşta
ülkesi için ölmüş gencecik bir askerin
ailesinin en son duymak isteyeceği şey o savaşın aslında bir hiç uğruna
yapıldığıdır.
Buna rağmen iki devlet adamı savaşın 100. yılında inşasına
başlanacak müzenin barışa hizmet edeceğini ve savaşın bu en ateşli cephesinde yükselen anıtın sembolize
ettiği tek şeyin "savaşın gereksizliği" olduğunu söyleyebilme cesaretini
gösterdiler.
İşte, dünyanın kaderini değiştiren bir savaşın en önemli iki oyuncusu Fransa ve Almanya liderlerinin ağzından geçmişe ve geleceğe ışık tutacak asırlık itiraflar...
Askerlerimiz vatanları için toprağa düştüler. Oysa ki gerçekte vatanseverlik
ortak değerler etrafında birlikte yaşama arzusundan başka nedir ki?
Savaşta her iki taraf da savaşın ülkelerinin çıkarlarına hizmet
ettiğini düşünüyordu. Oysa öyle olmadı. Savaş tüm dünya için büyük yıkıma yol
açtı.
İnsanlar yıllarca birbirlerine düşman olarak doğdular. Bizler de
savaşın aktörlerine hayranlık duyarak büyüdük.
Ama günümüz gençliği artık savaş aktörlerini eskisi gibi kahramanlaştırmıyor.
Birinci Dünya Savaşı aşırı milliyetçilerin medeniyet fikrine vurduğu büyük bir
darbeye dönüştü.
Geçmişte savunduğumuz savaşla
medeniyete ulaşılabileceği fikrinden bugün utanç duyuyoruz.
Eskiden olduğu gibi farklı fikirlerden ve farklılıklardan çatışma kaynağı
yaratmak yerine birlikte yaşamayı mümkün kılan fikirler çıkarıyoruz. Çok kültürlü bir toplumda yaşamanın
avantajlarını kullanıyoruz.
Savaşın kazananı elbette olmaz ama eğer ders çıkarmayı başarırsak bu ve
benzeri savaşlardan hepimiz kazanan olarak yolumuza devam edebiliriz.
Birbirimizi yok etmeye çalıştığımız geçmişin yerine birlikte
büyüyeceğimiz ortak bir gelecek inşa etmenin yollarını arıyoruz. Ortak acılarımızdan ortak bir ruh ortaya
çıkarıp yaşatmak için bir müze kurmaya karar verdik.
Burada nostalji yapmak için değil, tarihten ders almak için
bulunuyoruz.
Bu anıt geleceğe taşınacak bir mirastır. Savaşın bize öğrettiği
gerçekliğin farkına varmalıyız.
Barış her zaman galip gelecektir.
Söylenenlerin samimiyetin sorgulamak yerine doğruluğunu düşünüp gerekli mesajları almak belki tarihin tekerrürüne mani olur da insanoğlu bir parça daha tekamül eder. Belki yaşananlardan ders almak için hafifçe esnettiğim Elenor Roosvelt'in o güzel sözleri birilerine yardımcı olur:
İnsanlar (ve milletler) başkalarının hatalarından da ders alabilmeliler. Zira hiç biri bütün hatalarını kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor...
Söylenenlerin samimiyetin sorgulamak yerine doğruluğunu düşünüp gerekli mesajları almak belki tarihin tekerrürüne mani olur da insanoğlu bir parça daha tekamül eder. Belki yaşananlardan ders almak için hafifçe esnettiğim Elenor Roosvelt'in o güzel sözleri birilerine yardımcı olur:
İnsanlar (ve milletler) başkalarının hatalarından da ders alabilmeliler. Zira hiç biri bütün hatalarını kendi yapacak kadar uzun yaşamıyor...
Lerzan Özder. 03.08.2014, İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Fikirlerinizle katkıda bulunmak ister misiniz? Doğrudan buraya yazabilir, veya yazarın kendisine lerzanozder@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Yeni yayın eklendiğinde haberdar olmak isterseniz google+ ikonunu tıklamanız yeterlidir.